27 Ekim 2011

Gettolardan Dünya Yıldızlığına!




Sene 2007.. Kevin Boateng, Jerome Boateng, Zafer Yelen, Aenis Ben Hatira, Ashkan Dejagah, aslında bir de bugün bunların arasında Berlin'de kalan tek oyuncu Patrick Ebert var. O da 1998'de katılıyor aralarına.. Chinedu Ede var sonra.. Çocukluk arkadaşı, kader ortağı, gettoların biçimlendirdiği arkadaş grubu..Berlin'in varoşlarından gelen altın jenarasyonu.. Orada ya repçi ya uyuşturucu satısıcı ya da futbolcu olabilirdiniz.. Futbolcu oldular, en iyisinden!

2007'de Sportbild'e verdiği röportajın içerisinde "Farklı kültürlerin etkisiyle ben biraz Arap, biraz Türk ve biraz da Fransızım. Hepimiz bu sokağın kurallarına göre büyüdük" diyordu bugün Milan'ın yıldızı Kevin Prince Boateng..

"Yalnız kalırsan ya soyulur ya dövülürdün ve biz birbirimize kenetlenerek, yalnız kalmamayı başararak buradan çıkabildik diyor" Aenis Ben Hatira.

"Kurallar her yerde aynıdır aslında. Sokaklarda güçlü olan kazanır ve güçlü olan kaçıp gitmek zorunda kalmayandır. Bu kural saha içerisinde de geçerlidir" diyor Zafer Yelen.

"Babam'ın döner dükkanı vardı. Annem ise temizliğe gidiyordu. Babam benim maçımı izlemeye geldiğinde hayatımın en mutlu günlerinden birisini yaşıyordum zira onun çok az "boş" vakti vardı" diyor Anis Ben Hatira...

Kevin beş Jerome dört Zafer altı Anis dört kardeş.. Sadece Ashkan iki kardeş. Ailelerimizin bizim için vakti yoktu ve neredeyse hepimizin ailesinin almancası yok denecek kadar azdı , bize bizden başka kimse yardım edemezdi. Arkadaşlarımızın hemen hepsi uyuşturucu ve alkol bağımlısıydı. Spor, futbol bizi bunlardan uzak tuttu diye özetliyorlar o dönemi.


Saatlerce beraber futbol oynayan bu grup alt yaş gruplarında dönemin en güçlü takımları olan Leverkusen, Dortmund ve hatta finalde Khedira ve Beck'in de forma giydiği alt yapısı en sağlam takım olan Stuttgart'ı da deviriyorlardı. Bu futbolcuların belki bireysel yeteneği, azmi çok iyiydi ve fakat bu durdurulamaz takımın temeli birbirlerini çok iyi anlayan arkadaş grubu olmasıydı diyor genç takım teknik direktörü..

A Takıma geçip en iyileriyle beraber antrenmana çıktıklarında fark edildi ki bu çocuklar çok iyi, muhteşem.. 17-18 yaşlarında olmalarına rağmen takımda oynayanlardan çok daha yetenekliydi. Tam da burada başlıyordu asıl savaş ve sadece iyi bir futbolcu olmanız da yetmiyor kazanmanız için. Hemen herkes yerini kaptırmamak üzere tavrını koyup önlerine bir set çekme çabası içerisindeydi.. Çocukluklarında yeterince aşağılanmış olan bu gençler daha bebe yaşta kendilerinden çok güçlü olanlara diklenmeyi başarabilmişlerdi, burada da başını öne eğmeyeceklerdi.

Kevin Boateng misal bir gün Pal Dardai'nin suratına geçireceği bir yumruk ile başlıyordu profesyonel futbol yaşamına.. Hayatın içerisinde olduğu gibi oynadıkları takımın içerisinde de hiyerarşinin en altında yer alıyordu. Diğerlerinden farkı hak ettikleri değeri görmedikleri vakit verdikleri tepki yeni profesyonel olmuş heyecanlı gençlerden çok daha sertti. Dejagah Wolfsburg'a gidiyordu kulubün kendisine olan tavrı sonrası.. Diğerleri takışıyordu, kavga ediyordu, yeniden ezilmemek için gerekirse ezip geçiyordu önündekileri.


Yetenekli ve asi olan bu gençlere Berlin sahip çıkamıyordu. Doğrusunu söylemek gerekirse bu gençleri kontrol altında tutmak çok da kolay değildi. Tek bir avronun dahi olmadığı dönemden altı ay sonra yüzbinlerce avro değerinde pahalı arabalara binecek konuma gelen varoşların asileri de bocalamıştı. Sağlam durmak mümkün müydü ? Tottenham'ın yaklaşık 8 milyon avro vereceği Boateng henüz bu takımdan ayrılmadan önce kankası Ebert ile 14 arabanın aynasını kırmaktan yargılanıp suçlu bulunacaktı. Hele ki disiplin fanatiği Lucien Favre'nin takıma gelmesiyle hepsi çil yavrusu gibi dağılacaktı.. İlk giden Dejagah Wolfsburg'a.. Jerome Hamburg, Kevin Tottenham, Anis Ben Hatira Hamburg Ede Duisburg Zafer Rostock v.s.



Berlinden gittiler ama Alman alt yaş milli takımında buluştular. u21 gençler turnuvası başlamadan Kevin Boateng disiplinsiz olduğu gerekçesiyle takımdan uzaklaştırıldı ve o da bir daha Almanya milli takım formasını giymedi. Babasının memleketi Gana'yı tercih etti. Horst Hrubesch yönetimi altında Ede, Patrick Ebert, Ben Hatira, Boateng'li kadro Stocholm'da şampiyon olur iken Berlin aslında tam olarak elinden neyi kaçırdığının farkında bile değildi.

Jerome ve Kevin aynı babadan ve farklı annelerden olma iki kardeş. Tam da burada iki annenin farklı yaşam koşulları onları da iki başka karaktere dönüştürdü. Jerome biraz daha sakin biraz daha iyi koşullarda yetişir iken Kevin tam anlamıyla pisliğin içerisinde Berlin'in Wedding'inde büyüyordu Boateng'lerin belki de en yeteneklisi olan abilerini uyuşturucu bataklığına götüren o getto koşullarında.. Dolayısla fark annelerde değil onların çocuklarına bahşettiği koşulların içerisindeydi.

Elindeki değerin farkında olmayan ve disiplin adına Ebert hariç hepsini gönderen Berlin ise ikinci lige düşer iken Boateng kardeşler farklı milli takımları ile birbirlerine karşı oynayarak dünyaya kendilerini tanıtıyorlardı..

4 yorum:

Ali Ece dedi ki...

Zidane'da biyografisinde aynı duyguyu cümleye dökerek anlatıyor durumu:
"Çocukluklarında yeterince aşağılanmış olan bu gençler daha bebe yaşta kendilerinden çok güçlü olanlara diklenmeyi başarabilmişlerdi, burada da başını öne eğmeyeceklerdi."

Borges dedi ki...

aha onu okumadım ama onun biyografini de okumak isteriz, çeviren birisi olursa:)

Desailly müthişti, harika bir iş çıkarmışsın, tekrardan tbrkler..

Her Yol Roma dedi ki...

Borges, düşündüm aradım taradım bulamadım. Burdaki "Edu" hangisi?

Borges dedi ki...

az önce oyuna girdi Union Berlin'de.. son yirmi dakika forma giydi de benim hatam. Chinedu ede.. Genelde bir daha okumuyorum yazdıklarımı ve bu yüzden hata olmuş.. sağolasın düzelttim hemen