23 Ağustos 2011

Erken Kaybedenler.!



Emrah Serbes'in iki polisiye kitabının sonrasında yazdığı küçük küçük hikayelerden oluşan eseri. Genelde bacak kadar veletlerin hocasına, abisinin kızarkadaşına-çok iyiydi bu- , mahallenin genç kızına olan aşklarını konu ediyor ve Alper Kamuvari bir tadı yakalamış.. Alın, bir solukta bitirin zira çok keyifli. Neden çabuk okuyacaksınız diye soracak olursanız çünkü tamamen sizin mahallenin içerisinden çıkmış. Sahiciliği en büyük çekiciliği. Onun deyimiyle "taşrada ve kainatta, yapayalnız kalmış çocukların hikayesi"

Hikayeler çok güzel, dili çok akıcı ve sıkmadan, şişirmeden.. Dinlenmek için, onca sorunun arasında kafayı dağıtması için elime aldım ki o dünyamın içerisinden beni çıkarıp aldı..

Yalnız son sayfa ise..

".. Ertesi sabah kıraathanenin önünden geçerken babam çağırdı. Boş bir masaya oturttu beni.

-Apartmanın girişindeki lambayı sen mi kırdın Bülent ?

-Hangisini?

-Otomatik yanan, sensorlu lamba.

-Hayır.

-Komşu görmüş, yalan söyleme. Süpürge sapıyla kırmışsın dün gece.

Önüme baktım...

-Neden kırdın?

Cevap yok.

-Hasta mısın evladım? Söyle bana, neyin var, neden kırdın lambayı, yapma böyle..

-Kırdımsa kırdım, ne olacak! Çok mu değerliymiş?

-Lamba senden değerli mi evladım, lambanın amına koyayım, lamba kim? Yöneticiye de dedim. Lambanızı sikeyim, kaç paraysa veririz. Sen değerlisin benim için.

-Beni görünce yanmıyordu baba..

-Nasıl yaa..

-Görmezden geliyordu, yanmıyordu. Kaç sefer yok saydı beni.

- E beni görünce de yanmıyordu bazen, böyle el sallayacaksın havaya doğru, o zaman yanıyor.

-Hadi ya! Sahiden mi?

-Evet. Ucuzundan takmışlar. Bizimle bir alakası yok..

Babama sarıldım, yıllar sonra.

4 yorum:

Ali Ece dedi ki...

Mükemmel bir yazar, harika bir insan Emrah Serbes... Evlenmeden önceki gece okumaya başladım bir gecede bitirdim, sonra notlar alarak tekrar tekrar okudum... Gizli bir başyapıt tadında, edebiyat diye bize kakalanan sosyetik entelektüellerin kuru sayıklamalarıyla karşılaştırınca başyapıtın hası hatta!
Futbolu da çok sever Emrah Serbes

Borges dedi ki...

Sen evlenmeden önce yani en mutlu olduğun zaman diliminde okumuşsun ben ise olabilecek en berbat zamanımda.. Hayat:) öyle güzel geldi ki ilaç gibi..

keyifli, güzel.. Sıkmadan tadında bırakılmış hikayeler. Biliyoruz Behzat Ç'den Gençlerbirliği sevdasını.. Güzel adam o kesin..

gökmavi dedi ki...

Öhöm öhöm. Burada biraz böbürleneyim. Emrah'i ilk kesfedenlerdenim. (hem böbürlenme hem de abartma ayni cümlede). "Her Temas Iz Birakir" ile "Son Hafriyat"'in ilk baskilari vardir bende. Iletisim ilkinde kac basmisti bilir misiniz? Birisinden 1000 digerinden 500. Adam Türk edebiyat tarihinde önemli bir yeri olacak bir kurgu yapiyor ve siz "satilamama" korkusu ile öyle zavalli bir sayida basiyorsunuz. "Ulan" demistim, "Bu iki kitaptan 1500 tane cikardiysalar cocuktan üstüne para bile almislardir". Yanlis anlama olmasin, Iletisim'e degil lafim. Emrah'i Tanil Bora'nin da cok sevdigini bilirim (Arkadaslariymis hissini vermis gibi olalim burada da).
"Erken Kaybedenler" de ayri bir tat ve tekrar tekrar okunacak kitaplardan. Kitabi o kadar sevmistim ki; tamamini geceleri uyumadan önce esime ve kizima okumustum. Bu kardesimiz ne yazsa alir okurum, o derece.

Borges dedi ki...

gökmavi :)) O değil de insanın kızına kitap okuması kadar daha güzel ne olabilir ki?:)

Rakamlara hiç şaşırmadım. Bence tüm mesele 1000 tane satsa da ikincisine devam edebilme hırsı, aşkı tutkusu. Yazarların asıl mucizesi işte bu..