25 Şubat 2010

Galatasaray-Atletico Madrid : 1-2



Hic gücenmece, darilmaca yok. Yenebilecegimiz bir rakibe yenildik/elendik belki ama cok da fazla ileriye gidemeyecegimiz bir turnuvadan da elendik. Hamburg maci beni daha kötü acitmistir mesela..

Macin kirilma ani Aguero'nun sakatlandigi pozisyondur. Öyle bir sey ki o pozisyon sonrasi hakem aldatildigi hissine kapildi ve düdüklerini belirgin bir sekilde aldatildigini düsündügü tarafa dogru caldi. Özellikle birinci gol öncesi yenilen baskinin bir nedeni de budur. Macin tekrarini seyrettiginde yaninda olmak isterdim zira ortada göremedigi ne bir dirsek ne de faul vardi sadece sansizlik..

Galatasaray eksikliklere, yanlis transfer hamlelerine, sakatliklarina ragmen iyi bir sekilde Atletico mücadelesine hazirlandi ve turu son saniyede kacirdi.

Yazilip da silinen Besiktas maci analizi icerisinde iki noktanin üzerinde fazlasiyla durduk. Ugur Ucar'in defansif acidan cok kötü performans sergilemesi ve Besiktas'in maci seyreden Galatasarayliyi cok fazla rahatsiz eden Balta tarafindan acik vermesi. Misal Fink ile Holosko'yu cokca kez demarke vaziyette tam bugün golün oldugu bölgede cokca defa yakalamasi gibi.. Her ikisi de bugün kendisini tekrar ederek Galatasarayin elenmesine neden oldu, peki sadece bunlar ve hakem etkisi ya da Caner Erkin'in heyecani mi ?

Galatasaray gücsüz.. Bu yüzden deplasmandaki Atletico macindan itibaren dizilisini degil oyun stratejisini degistirdi. Zorunluluktan dolayi hucum felsefesinden vazgecip defans yapmaya dogru ilerledi. Takimi geride kurdu, oyunu kendi sahasinda kabullenen bir anlayisa gecis yapti. Geri dörtlünün hemen önüne Topal ve hatta Elano'yu yerlestirdi.. bekleri geri cekti ve hucum ancak ve ancak geriden pas yapabilmeyi basarabilip toplu hareket edebildigi anlarda gerceklesebiliyordu. Bu olmadigi zaman da kalabalik arasina sikisan futbolcularin bireysel becerilerine bakiyordu..

Rijkaard su konumda yapabileceginin en iyisini yapti. Elbette hem Besiktas hem de bugün Elano'nun oyundan cikarilisi ve yerine bitik Ayhan'in girmesi gibi hatalar söz konusu ama turun kaybedilmesine neden olan bu hatalar olmamistir.

Neden Galatasaray gücsüz, neden rakibine göre kendisini konumlandirmak durumunda birakiliyor ? Kewell-Baros-Sabri sakatliklari disinda aynen Hamburg macinda oldugu gibi yanlis transfer hamleleridir. Gecen sene Meira'nin satilisi bu sene gelen gidenler arasinda elde kalan sonucun sizi tuhaf yapmasi.

Forvetsizlik sadece gol vuruslarinda sorun yasanmasi anlamina gelmiyor, sizin oyun felsefenizi degistiriyor, en etkili olamasini bekledigimiz adamlarin basinda gelen Arda Turan'i etkisiz bir pozisyonda zorunluluktan oynatmak durumunda kaliyorsunuz, hucum edemiyorsunuz ya da edebilme sansiniz olmadigi icin farkli oyun felsefesi benimsemek durumunda kaliyorsunuz.. Gol kacirsa, hareketsiz kalsa, zayif düsse dahi bir Nondasizlik bugün oynanilacak olan oyunun tamamina etki ediyor.. Aynen ne kadar tek maclik performans gösterirse göstersin Kewell'in Hamburg macinda yaptigi hatalar gibi.. Ne kadar kötü giderse gitsin Bülent Korkmazla dahi bir basari yakalanacak iken Semih Kaya'nin alamadigi kafa toplari gibi.. Transferin uyusmamasi degil hamle yanlisligi, stratejinin dogru olmamasidir sorun ve bu iki senedir Galatasarayi Avrupadan götürüyor.. ne yalan söyleyeyim üzüldüm cok ama Hamburg macinda daha cok üzülmüstüm zira o takim gitseydi Bremeni eleyip finale kalirdi, bu takim Atletico'yu gecseydi ne Liverpool ne Benfica ne de Bremen'e karsi sansi cok fazla yoktu.. Kewell-Baros gelse dahi durum asagi yukari budur. Forvetsizlik 4-6-0 taktigi icerisinde eritilebilirdi ama bunun icin orta sahada bu organizasyonu gerceklestirecen defansin Nell'i gibi bir sefe, Emre,Nuri Sahin olmadi Hitzlsperger gibi oyuncu transfer edilmeliydi. Ne buraya ne de oraya yatirim oldugu vakit isler bu duruma gelmistir.. Nell ile güclenen defans ve onun önüne konuslanan oyuncular, oyun..

Maca gelirsek.. Olusan kosullar icerisinde iyi bir taktik ile sahaya cikti, diger türlü sansi hic yoktu. Oyunu geride kabul edip hucum ancak belirli bir pas organizasyonu gerceklesirse olabilirdi, bu olmadigi zaman kaybedilecek cok bir sey yok zira hemen hepsi kendi yari sahasinda gerceklesiyordu.. Dolayisla risksiz ama baska acidan tatsiz, tuzsuz bir oyun felsefesi. Degismek durumunda kaldi zira su zaman bir seyleri insa edebilecek zaman degil, hali hazirda bir sekilde basarilmis olanin islenmesi zamanidir..

Servet inanilmaz formsuz, Keita gücsüz ve ben en basta Ugur Ucar'i dinlendirirdim Besiktas maci sonrasi. Ayhan yüksek ihtimal kafasinda emekli olmustur. Onun kötü oynadigi maclarda yaptigi hatalar yanlis cift dalmalar veya kötü paslar lakin bugün mücadele etmiyor, topu istemiyor ve zorla sahaya cikarmislar gibi hareket ediyor, anlamak cok güc.. Yasini bilmesek hocaya küstü filan diyecegiz..

Caner'in yaptigi hata benim nazarimda "hata" olsa da futbolun icerisinde vardir. Kahramanlikla hainlik arasinda gidip geldi. O yoktan yarattigi penalti pozisyonunu gole cevirebilse kahraman, arkasindan yaptigi hata nedeniyle de hain oldu. Her ikisini de ben kabul etmiyorum ve onun cikisi golün geldigi kanat olmasi nedeniyle turun kaybedilmesine etki etse de büyük resimde belki de en kücük hata ona aittir, güzel oynamistir bugün..

Takim macin genelinde Kewellsizlik,Barossuluk,Nondasizlik gibi sonradan olusan ve sezon basindan beri varolan orta sahasizlik gibi sorunlarin esiginde iyi bir mac cikarmistir, ataklar gelistirmis, Atletico Madrid'den yenilebilecek kadar ancak pozisyon yemis ve son anda kaybetmistir. Mesele bu macin basinda sizi defansif oyun felsefesini benimsettirecek kosullarin olusmasidir.. Gecen sene sözü gecmeyen adam oldugu icin yönetim dedim ama bu sene yildiz transfer manyakligi ortada olmasina ragmen ben yönetimi degil de Rijkaard'i olup bitenlerden sorumlu tutuyorum.. Umarim gelecekte bize tüm bu bedellere degecek bir Galatasaray izlettirir ve Dos Santos da o oyunun bir parcasi olur.. O olasiya kadar da sorumlu,suclu ya da hatali odur.

Son olarak Galatasaray seyircisini ben cok begendim. Benim istedigim seyirci budur. Eger o isliklama olayini macin tamamina yayabilselerdi cok daha iyi olabilirdi. Lakin tüm seyirciler islikla rakibi bunaltir, Galatasarayli oyunculari motive edip hirslandirir iken bir kaci sarki söyleme cabasi icerisindeydi ki bu insanlarin kafasindan gecenleri anlamak oldukca güc.. Hem kareografi hem de rakibe islikla kurdugu baski nedeniyle sahanin bana göre en iyisiydi bugün..

Futbol bu. Bugün hicbir sey olmamasina ragmen sadece bu maci seyredecegim icin nese doluyduk, mutluyduk baskaydik. Simdi üzülüyoruz ama ben buna da raziyim, olsun Futbol, olsun.. Ben seni iste bu yüzden seviyorum, aldigin kadar verdigin var cünkü. Haksizlik yapmiyorsun, hak gecmiyorsun kesinlikle..

(mac seyrediyorum, yanlisliklar sonra düzeltilecektir..)

18 yorum:

benjcev dedi ki...

transfer hataları mı?

elbette hata bulunacak birilerine. ama bu maçta taraftar kadar hatalı biri varsa o da en fazla caner erkin'dir.

eğer transfer hataları olmasaydı, yani lucas neill olmasaydı veya sadece nonda da olsaydı, bu maç bundan iyi skorla bitmezdi. geçen yılki hamburg maçından örnekler verirken, daha iyi nonda'nın bile hamburg defansı arasında nasıl ezildiğni, ne gibi maçlar kaçırdığını unutmayalım.

en başta da dediğim gibi, maç 0-0'ken, 1-1'ken deplasman havası yaratan taraftar suçludur. ben bu kadar kötü taraftarı en son olimpiyatta gördüm. yazıktır. iç saha, hakikaten dezavantaj oldu artık.

Borges dedi ki...

Benjcev: Prd, seyircinin ne gibi bir hatasi vardir ? Ilk defa adam gibi seyirci gördüm ben, takimin baski karsisinda mücadele gücünü artitiran, rakibi baski altina alan.. Sarkilar söylenmedi diye mi bu ?

Bunun disinda bugün Baros harici bir forvetin yok.. Forvetsiz oynayabilecek kadar pas organizasyonu gerceklestirebilecek orta sahan da yok ? Nell alinabilirdi ya da JO ya da baskasi. Sonucta bir hata yapildi ve bir yer bos birakildi. Bu da ancak ileride Dos Santos kazanilir, sana buyuk basarilar kazandirirsa "dogru" hamle olur, bugünler de bunun bedeli olur. matematik kadar kesin ve net dogrulardir bunlar "bana göre"

benjcev dedi ki...

aksine derdim maçın son 40 dakikasında, yani 0-0'ken, 1-1'ken, galatasaray'ın en çok ihtiyacı olan zamanlarda 10 kişiyken susan taraftardır.

matematik kadar ama bir o kadar da "sana göre" net olan doğrular "neill veya jo alınabilirdi" ile geçiştirilmemeli. baros'un sakatlığının iyileşmesi ocak ayının sonunda 1 ay fazladan ileri attı. ve unutmamamlıyız ki; baros, kewell ile birlikte 2 hafta sonra sahalarda olacak.

bu maçın özeti, sana göre de olsa asla transfer hatası olmamalı, hele deplasmanda aynı kadroyla pozisyon vermeyip, sami yen'de daha çok deplasman psikolojisine bürünen bir takımdan konuşuyorsak eğer.

Borges dedi ki...

Anlasilamayan nokta sudur: Galatasaray pozisyon vermiyor zira oyun felsefesi defansif olmustur. Bu sekilde pozisyon her iki macta ve hatta Besiktas macinda da cok verilmemistir belki ama bu onlarin hücüm felsefesinden vazgecisin bir sonucudur. Hem pozisyon vermeyecek hem de hucum edecek konumda olmayisidir.Gücsüzlügünün bir disavurumudur ve su durumda ancak bu sekilde turu gecebilirdi. Seyirciye filan kizmayin, pozisyon vermemesi üzerine de durun ama neden hucum edemiyorun aciklamasi ne seyirci ne de baska bir sey.. deplasman mantigi filan yok, su konumda defansif strateji belirlenmistir ve sizce bunun nedeni nedir ?

Ben Rijkaard i laf olsun diye elestirecek en son insanim ama hem Jo, hem de dos santos.. iki detaya "tamam" demistir. Jo Avrupada oynamyacak, "tamam". Dos santos aylardir formsuz ancak ilerleyen yillarda.. "tamam". simdi bu iki atlanilan olayin üzerine Baros,Kewell,Sabri sakatligi da eklenince hucum gucu budur. Yalnizlari oynamak durumunda kalan Keita, sabrisizlik, Kewell-Barossuzluk ve elbette cözüm bulunamayip kökten halledilen orta saha..Biraz sakatliklarsa biraz da "transfer" hamleleridir sorun..

hagi dedi ki...

abi hamburg macinin yaninda bu mac nedir ki,hamburg macini bir omur unutamam ben.

Bu mac icin hakikaten cok da hakedilmis birsey yoktu.Adamlar 90 dakikanin 80'inde bizi sahamiza hapsedip gerekli skoru alip gittiler.ayrica lutfen hakem falan denmesin, reyes'in penaltisini calip servet'in alnina kirmiziyi cakacak bir suru hakem taniyorum,hakemlik bir mevzu da yok.

Rijkaard'in daha cok zamana ihtiyaci var,insallah bu zamani kendisine taniyacak kadar sabirli oluruz.Ozetle boyle.Bir de su Caner'in yuzunu dahi gormek istemiyorum.

Borges dedi ki...

O degil de simdi Galatasaray macinin özetini Sat 1 den izliyorum, bu cok aci yahu, unutuyorsun ama bu sekilde yeniden hatirliyorsun.

Hagi: Adamlar bizim sahamizda gecirdi kismi dogru lakin bu belirlenen strateji nedeniyle bu sekilde gerceklesti. Bu arada Sat 1 de el ile oynanilan pozisyonu gösteriyor ve net penalti diyor.

Elbette Reyes penaltisi, kaleci ile karsi karsiya kalisi, direkten dönen toplar da vardi Caner'in hakemin yaninda ama iste.. Neyse, gidip baska seylere konsantre olmak gerek..

KEREM dedi ki...

8 kişi defans yap, topa basacak pas yapacak adamın olmasın .İleriye Keita ve Arda'ya attığın uzun topların yüzde 80'i tenis topu gibi geri dönsün. Böyle 10 maçtan birini kazanırsın o da şans eseri.Mustafa Sarp'ın Topal'ın Barış'ın Ayhan'ın mücadelelerine sözüm yok.Ama yetenekleri sınırlı maalesef.Maçın kırılma anı Caner'in tam devreye girmesinden sonra oyundan atılmasıdır.Sezon başından beri bu takıma Elano'nun yanına oyunu çift yönlü oynayabilen bir orta saha lazım dedik ama ne yazık ki dos santos alındı.Üzgünüm ama tarafsız bir gözle baktığım zaman turun madrid ekibinin hakkı olduğunu düşünüyorum.

Barakuda dedi ki...

elenmemizde sakatlıklar, hakemler, kişisel hatalar, sarp-topal gibi isimlerin kaçak güreşmesi vs gibi birçok neden sayıabilir.. ancak taraftarın da suçu vardır demek kimse kusura bakmasın saçmalamaktır..

7-8 yıldır rakipler için cennete dönen ali sami yen'de bugün hayatım boyunca tanık olduğum en pozitif tribün performansına imza atılmıştır.. ve bunu desibel rekoru kırmakla en iyi tribün olunduğunu kabul eden ve takımlarını aşırı derecede baskı altına alıp avrupai geçinerek her türlü futbol terörüne imza atanlar gibi değil, sadece oyunun seyrine etki etmeye çalışarak yapmışlardır.. kapalı'nın tahtına yerleşmiş ve galatasaray'a zarar vermekten başka bir şey yapmayan adı malum güruhun tüm engellemelerine rağmen aklı selim kişilerin anlık tepkileriyle cehennem tam anlamıyla yaşatılmıştır.. takımın sahadaki mecburi aşırı defansif oyununun yarattığı hoşnutsuzluğa rağmen kırmızı karttan sonra bile inanılmaz bir moral takviyesi yapılmıştır.. maç sonrasındaysa takımın sahiplenilmesi takdire şayandır..

içimi acıtansa bu tribün performansının maalesef bugünle sınırlı kalacağını bilmemdir.. ali sami yen stadyumu kasımpaşa maçıyla beraber yine rakip takımlar için cennete dönecektir..

tolga dedi ki...

aguero sakatlandığında tribünde serveeeet diye bağıranlara ben de ayıptır yazıktır yahu diye bağırıyordum
son dakikada agueronun yerine giren forlan topu ayağına ilk aldığında golü atacağından emindim.
bu oyun kendi adaletini kendi uyguluyor er ya da geç.
saha içerisindeki mavi gömlekli hırsızlarda görmediklerinin karşılığını birgün alacaklardır eminim.

Borges dedi ki...

Barakuda: Belirttigim gibi bugün stadin icerisindeki seyirci muhtesemdi, her bakimdan.. Belki de ilk defa adam gibi her seyiyle, ne kareografi ne de baski konusunda yanlislik oldu, ama iste sonuc ya da saha icerisi cok baskaydi..

Ender Tolga: Umuyoruz biz de..

Protanopia dedi ki...

Hamburg maçı çok başkaydı be hakikaten! Hem Avruppa'da çok üstün bir top oynayan takım vardı, hem çeyrek finale kalmak üzereydik, hem de aslında maçı almıştık. Defanstaki Kewell'a rağmen 2-0'dan verilecek iş değildi. Yıkılmıştık, ben hatırlamıyorum da zaten maçın sonlarını, öyle bir eziyet.

Caner'e de çok haksızlık ediliyor. Ayhan'ın kafaca futbolu bıraktığı, Sarp ve Topal'ın bu kadar boş futbol oynadığı, Uğur'un Sabri'nin çeyreği etmeyen performanslarının yanında sahada kazanmak için bir şeyler yapan Caner'in hırsından yaptığı bir hatayla "hain" edilmesini kabullenemiyorum.

Açıkçası ben Gio'nun sene sonu bize o bonservise yaklaşacak dahi performans göstereceğini düşünmüyorum. Bu senenin futbolcu olarak kazanımının Caner olduğunu düşünüyorum. Umarım ligde biraz soğukkanlı oynar da taraftarın geçici gazıyla çok ucuz bonservise alınabilecekken elden uçup gitmez.

Seyirci de fena değildi bence. Önemli olan maçtaki pozisyonları hissetmek, sahadakine hissettirmek bence. Marşları maçın başında, devre arasında da skor kesinleştikten sonra söylemek gerek bence.

Çok uzattım galiba, kusura bakma abi.

Adsız dedi ki...

Umarım gelecek sene Elano'nun yanına da arkasına o bölgeyi üst düzey performans gerektiren maçlarda sırtlayabilecek kapasitede oyuncu/lar alınır. Ve umarım bir de kaleci. Franco dün Reyes'ten topu söküp aldı belki ama vurulan her şut içeride, aynı şablondan golleri sezon başından beri bilmem kaçıncı kez yemeye devam ediyor.

Bana kalırsa takımla kanı da uyuşmuyor. Galatasaray'a daha agresif, daha hareketli, daha canlı kaleciler yakışıyor ve uyum sağlıyor.

Atletico bizden çok daha güçlü ve ciddi eksikleri olmayan bir takım ama eleyebilirdik, önemli olan da adamlara futbol dersi vermek değil bir şekilde şartları kendi lehimize çevirip ilerlemekti ve bunu da iki maçta da iyi yaptık. Yani neredeyse...

CaRtMaNtR dedi ki...

Ben şahsen Nonda'nın yollanmasına pişman değilim. Bu gün maçta oynasa ilk devre sonunda filan çıkardı muhtemelen. Çünkü atık sakat dizininde etkisiyle 30 dakikadan sonra sahada gücünü ekonomik harcamak adına aşırı edilgen bir yapıda oynuyor.

Asıl anlamadığım nokta Keita'nın neden en uçtaki adam olmayı beceremediğidir. Halbuki merkezede onun olacağı sağdan Arda ve soldan Caner'in ceza sahasına hızlı koşularla dalacağı ve Keita'nın servisleri ile gol arayacağı bir sistem bu gün Parea - Ujfalusi tandemini suda edriyen bisküvi kıvamına getirebilirdi.

Bir başka anlayamadığım nokta Mustafa Sarp'ta ciddi bir düşüş söz konusu iken Barış'ın geçtiğimiz haftasonundaki gibi ilk 11'de düşünülmemesidir.

Tüm bunlar haricinde Elano sanırım sakatlıktan dolayı çıktı. O noktada sistemde taşları yerinden oynatmamak için Rijkaard Ayhan'ı düşündü fakat keşke Elano'nun pozisyona Arda'yı çekip sağa Emre Çolak yada Barış'ı alıp merkez forvete Keita'yı çekseydi ve ilk sarıdan sonra hiddeti dinmeyen Caner yerine Santos alınsaydı denebilir ama bunlar yüzünden de Rijkaard'ı suçlamak doğru olmaz sonuçta maç içinde her tercih bir kumardır ve bu tür kumarlar her zaman tutmayabilir.

Yinede golü 90. dakikada yemek insanı üzüyor.

serdar dedi ki...

Çok enteresan yorumlar okudum hem burada hem de diğer bloglarda.

Öncelikle Nonda üzerinde spekülasyon yapmak çok gereksiz. Baros sakatlandığından görüyorduk ne olduğunu. Bu "Cem Sultan oynasaydı kesin gol atardık" kadar spekülatif geliyor bana. Meira'nın da yaptığı hataları görüyorduk ama iyi para vermişlerdi. Bugün Servet'e iyi para verseler satılmasın diyecek bir taraftar bulamayız. Nonda yerine Kewell gönderilseydi taraftarın tepkisi farklı olmazdı.

Hakemler çok kötüydü. Evet lehimize de hata yapmış olabilirler ama penaltı kadar kemik bir pozisyon yok lehimize. Servet'in ve Hakan'ın hareketleri sadece tartışmalı!

İki maçın sonunda şunu görmek lazım. Atletico Madrid gibi küçümsenmesine rağmen inanılmaz oyuncuları olan bir takıma hem de formunun yükseldiği dönemde verilebilecek kadar pozisyon verdik. Daha az pozisyon vermemiz mümkün değildi zaten. Pozisyon da bulduk bolca. Şans ya da beceriksizlikten kaçırdık bunları. Taktiksel olarak 135 dakika çok disiplinli oynadık. Toplam on dakikalık paramparça olmuşluk turu kaybettirdi.

Avrupa futbolu feci şekilde kabuk değiştiriyor ve biz yakından bile uyum gösteremiyoruz bu yeni oyun stiline. Benim en çok sinirlendiğim ve turu kaybetmemize neden olan şey oyuncuların rol modellerini yoksayması! Mustafa Sarp ve Mehmet Topal yanlarında oynayan Elano'dan bir gram nasiplenmiyorlar. Uğur, Servet, Emre Güngör ise Neill'i görüyorlar ve sanat galerisinde geziyor gibiler. Genç oyuncuların Keita, Arda, Neill, Elano gibi oyunculardan biraz olsun nasiplenmesi şart. Yeteneğe öykünemeyiz ama soğukkanlı hareket etmek, akıllıca oynamak, oyunu okumak için çevreye bakmak vs... Öğrenen futbolcu istiyoruz!

Jo ve Gio tamamen geleceği düşünerek yapılmış hamleler. Arda muhtemelen gidecek ve Baros yaşlanıyor. Öte yandan Rijkaard'ın bir takım planlarının istediği gibi gitmemesi de sorun. Mehmet Topal'ın, Ayhan'ın, Uğur'un bu kadar formsuz oynayacağını kimse tahmin edemezdi. Elano orada önemli bir futbolcu olacak. Orta sahanın en büyük sorunu çift kesiciyle oynanması. Mustafa Sarp'ın kesici değil taşıyıcı olması gerekiyor ama olmuyor.

Neyse çok uzattım, kusura bakmayın. Geçmiş olsun herkese, ülke puanları gitti, Ukranya ve Portekiz gene kazandı.

Borges dedi ki...

Serdar: Benim tartistigim neden elendik degil, neden böyle gücsüz duruma düsürüldük. Atletico performansi bana göre bekledigimden cok cok daha iyiydi, tur gecilebilirdi de son saniyedeki gol ile bugünkü gibi elenebilirdik de.. LAkin benim zoruma giden degisen oyun stratejisi. Nonda Jo Dos Santos.. Bunlarin hicbirisini bugün kullanamiyorsun ve bu yüzden de zorluk yasiyorsun.. En azindan hucumcu iki oyncu yerine biri de orta sahaya transfer olabilirdi. Olmasa, su olsa bu olsa diyemiyoruz ama sunu da ekleyelim:

Güclü olan kazanip gitti, sen elendin. Öyle veya böyle sonuc budur. Bak Wolfsburg hamlelerini yapiyor dagitiyor Villarreal'i, isini sansa birakmiyor. O da ispanya sonuc itibari ile.. Ya da Benfica..
Ama sen bunlardan ayri bir yerdesin, peki neden ? Bunu sorgulamak gerekir her basarinin oldugu yerde güzel analizlerin oldugu gibi bunlarin da olmasi gerekir..

Elano-Sarp-Topal birlikteligi de gecmiste kaldi, Galatasary oyun stratejisini güclü rakipler, deplasmanlar durumunda degistirmek zorunda kaldi. ELano daha cok ileride oynayan yari forvet konumunda Keita,caner, Arda ile birlesiyor, geri düzeni bozmuyor Galatasaray..

Velhasil geldi, gecti ama dedigimiz gibi sonuc bu.

Yine de ileriye yönelik adimlar atildi ve ileride bugünleri de anacagiz süphesiz..

aksilaz dedi ki...

Rijkaard, Total futbol, Elano, Neill, Caner, Taraftar, Sarp-Topal bunlar bir yere kadar. Tek bir gerçek var Bülent Korkmaz'ın Kayseri Erciyesspordan hallice top oynuyoruz. İki maçtada utandım resmen.

Erdem Karakuş dedi ki...

Borges orta sahamızda Elano dışında pas yapabilecek bir tane adam yok. 2.yarı Atletico'yu izlerken hayran kalıyor insan, orta sahaları sağa sola o kadar güzel dağıtıyor ki pasları ağzın açık kalıyor. "İşte futbol buymuş arkadaş" diyorsun. Mehmet Topal ile Mustafa Sarp ise topa bomba muamelesi yapıyorlar, benden gitsin de nereye giderse gitsin diyorlar. Bu orta sahayla ligde bile zorlanırken UEFA'da işimiz zordu, nitekim Hamburg maçına göre acısız bir şekilde elendik bu sene.

Caner Erkin bence bugün kariyerinde olumlu yönde bir kırılma noktası yaşadı, iyi de oldu. Arda Bordeaux maçında o kafayı attıktan sonra mental olarak bariz bir gelişim göstermişti, Caner için de aynısını bekliyorum. O kırmızı kart normal şartlar altında kazanamayacağı bir olgunluk getirecek Caner'e.

Bir de Uğur ile Mehmet Topal'ın bu mantaliteyle futbollarını geliştirebileceğine en ufak bir ihtimal vermiyorum söylemeden geçemedim.

kutay dedi ki...

biraz geç bir yorum olacak belki, o nedenle maçı es gecıp trıbun hakkında birkaç cumle yazacağım.
tribün ilk yarıda müthüş baskı kurdu, top rakıpteyken ıslık trıbunu yıllardır soluyanlar içi bilinen bir gerçek. ama maçlara az gelenler, secerek gelenler "ıslıklamaya mı geldik" anlayısındalar.
ilk yarı o ıslıklar sayesinde cok top kaptık, hatta ben bır ara takıma kızdım halı sahada maç yapanlar gibi: "bız topu kapıyoruz, siz rakıbe verıyorsunuz"
ikinci yarı tekrar eski tribün geri döndü. laylayloma geçti. işte burada o az gelen seyirciyi olaya katma çabasıydı. onların gönlünü almak bıraz, çünkü maçın sonunda o kıtleyi de olaya katmak lazımdı. maçlara az gelen, secerek gelen kıtle sanıldıgından daha fazladır.
o laylaylom esnasında reyes ile 2 gol kaçırdı madrid.
sonra tribün yenıden toparlandı, amatakım çöktü. maçın gideceği az çok hisseldi, olağanüstü bir şey yaşansaydı trıbun tekrar oyuna dahıl olurdu, bu bir oyuncu değişikliği bile olabilirdi ama olmadı.
servet-aguero pozisyonu için de sunu demek lazım;
hem rakıbe baskı kur hem de rakip sakatlanınca centilmen ol. malesef ikisi olmuyor. trıbundeki görüş ile televizyondaki görüş de çok farklı.
saygılar...