22 Ocak 2010

Skibbe & Rijkaard.!



Leverkusen cok güzel bir takim.. Barcelona ile benzerlikleri cok fazladir. Hem oyun hem de yönetim acisindan..

Son üc sezondur ilk yarinin neredeyse en iyi takimi seciliyor. Son üc sezondur sonuclardan bagimsiz Bundesliganin ilk devresinin en iyi futbolunu oynuyor ki hemen hemen ayni özelliklerle.. Pas futbolu.! Skibbe-Labbadia-Heynckes gibi birbirlerinden farkli üc teknik adamin oynattigi futbolun birbirlerinden o kadar da farki olmadi.. Fark genc kadronun gün gectiktce tecrübe kazanmasi ve deneyimli bir hocanin genclerin o baskiyi kaldirmasina yardim etmesidir belki..

Keza Barcelona.. Gecen sezon Leverkusen muhtesem bir ilk devre fubtolu oynadi ama hic kimse ya da ben Labbadia süper bir teknik adam demedik.. Skibbe'nin geride biraktigi belki üc yili vardi ama hem Labbadia hem de Heynckes yönetimlerinden cok fazla etkilenmiyorsunuz zira siz cok iyi biliyorsunuz ki bu klubün icerisinden geliyor cok sey..

Barcelona'da Guardiola tüm futbol tarihinin basaramadigini 38 yasinda basardi. Her ne kadar Man U filan istiyor olsa da bir soru isareti var insanlarin kafasinda.. Yine Galatasaray'a gelen Rijkaard'in Guardiola'ya ragmen bes yili var Barca'da gecirdigi..

Ha$a.. Dur. Rijkaard futbolculuguyla ayri aldigi kupalarla cok ayri bir sekilde degerlendirilir, ikisini bir potada eritmiyorum ama korkutucu bir benzerlik biraz yok da degil.



Her ikisi de genc.. Her ikisi de pas futbolunun merkezinden geliyor. her ikisi de üc-bes yil o pas futboluyla özdeslesmis kluplerde ömrünü geciriyor. Her ikisinin de gecmisinde bu klupler öncesi cok buyuk basarilari yoktur.. Her ikisinin de ardili aslinda oldukca basarili bir performans göstermistir. Bu daha cok oynattiklari futbolun kendilerinden ziyade kluplerin yönetiminin belirledigine iliskin cok önemli detaylar..

Burada ben neler neler yazdim ve cok uzun futbol tartismalarina girdim. Bir sonucu yok ben size bu tartismalardan cikan genel görüntüyü sunuyorum ve üzerinde düsünmekte fayda var.

Bir akademisyen arkadas söyle buyurmustu: Feldkamp dahi Rijkaard'dan daha ne yapacagi belli olan ya da kimligi daha belirgin olan bir secimdir. 4 kupa aldirdigi icin degil kendisini teknik adam olarak kanitlamasi bakimindan daha keskin bir tarafi vardir.. (bir bakima dogrudur bu arkadaslar)

Hem Skibbe hem de Rijkaard icin öncesinde oynattigi güzel futbolun sorumlularin teknik adam olup olmadigi tartisma konusudur. Keza Barcelona-Leverkusen benzer futbolu oynamaya devam ediyor.. Leverkusen Sampiyonlar Ligi finali oynadigi vakit de yine pas futbolunu Yildiray-Ballack-Ze Roberto ile muhtesem bir sekilde gerceklestiriyordu.. Keza Barcelona..

Milan ya da Juventus, Bayern Münih de kupalarla dolu bir ömür geciriyor lakin degisen teknik direktörlerle beraber oyun felsefelerinde de cok ciddi bir degisim kacinilmaz oluyor. Yakindan tanidigim Bayern Münih'in dün oynadigi ile bugün oynanan arasindaki fark cok büyük.. Ve fakat Barca, Leverkusen.. Degisen teknik adamlara ragmen degismeyen bir oyun felsefesi söz konusu.

Giden gelen birbirlerinden oldukca farkli teknik adamlara ragmen bu iki yolu Galatasaraydan gecmis ve gecen adamlarin kariyerinde önemli olan kluplerin futbolunda cok fazla bir sey degismis olmuyor totalde..

Ben bir yargi koymuyorum sadece düsünmeye devam eder iken sizi de isin icerisine katiyorum. Zira ben Magath'in Sirri yazisini bir yorumdan yola cikip yazmisimdir mesela.. Yardimlariniz inanilmaz.. Benim Skibbe-Rijkaard analizleri buradadir ama bu tartismalarin icerigi de burada bana ragmen bir sekilde yer almalidir diye dusunuyorum. Toplamda sunun altini bir daha cizelim:

Iki genc teknik adam, iki pas futbolunu yillar yili oyun felsefesi yapmis klubun icerisinde 3-5 yil gecirdikten sonra yolu Galatasaraya düsüyor.. Biraktiklari klubün öncesi ve sonrasi arasinda "cok" bir fark olmamasi bir yana icerisinde oldukca uzun bir zaman harcamislardir. Skolastik dönem filozoflari gibi görüyorum ben.. Dönem icerisinde yeni bir düsünce üretmekten ziyade varolan düsünceyi daha da güclü hale getirmek icin tutulmus isciler gibiler.. Tümdengelimci bir mantigin yarattigi teknik adamlar silsilesi ve bundan yararlanmak isteyen Galatasaray klubü.. Onlar yeni bir düsünce üretmek adina degil varolan düsünceyi güclü bir sekilde sahaya/ortaya cikarmak icin tutulmus güzel adamlardi süphesiz.. Simdi o düsüncenin bagimlisi olarak bir baska yerde onlari yasatmak icin mücadele veriyorlar.. Ama bu garip tesadüflerin varligi beni gün gectikce daha da cezbediyor, bilesiniz..

12 yorum:

Unknown dedi ki...

Çok güzel bir yazı olmuş yine :) Skibbe'nin Frankfurt'u da fena gitmiyor, onunla ilgili ayrıntılı bir yazı yazacak mısın?

Borges dedi ki...

Ata Ismet Özcelik: Biraz zaman veriyorum ben sevdigim insanlar söz konusu oldugunda. yaniltici olabiliyorum kendime karsi dahi.. iki üc hafta sonra bir degerlendirme mutlaka ki olacaktir Skibbe hakkinda..

Sagolasin.. Simdi evden cikmayacak olsak misal bana söyle bir gün verseler su konuyu cok daha güzel/ayrintili yazabilirdik ama buna da sükür..

W.T.F. dedi ki...

Gerçekten düşündürücü bir post olmuş, tebrikler.

Benim fikrim Rijkaard'ın da bir ekol kurucu olduğu yönünde. Barcelona'nın genlerini değiştirdiğini iddia etmiyorum tabii ki ama Van Gaal döneminde oynanan pas futboluyla Rijkaard döneminde oynanan pas futbolu arasında büyük fark var. Bir kere sadece 10 numaralı 4-2-3-1 dizilişini bitirip 4-3-3 e geçmesi bile çok önemli bir değişimdir bence. Ayrıca Hollanda milli takımına oynattığı futbolu da unutmamak lazım.

Bu iki takımın da Rijkaard öncesi benzer ilkelere sahip karakterleri-ekolleri olduğu konusunda haklısın ama ben mesela artık Hollanda maçlarını izlemez olmuştum yaratıcılığın sıfıra yakın olduğu 4-2-3-1 li bayat pas futbolu yüzünden. Aynı şey Van Gaal'li Barca icin de geçerli bence. Burada Rijkaard'ın kendi röportajlarında söylediği gibi İtalya tecrübesi, Sacchi'yle çalışmış olması önemli diye düşünüyorum, belirli bir pragmatizm, ve savunmanın hücum üzerindeki etkisi konusunda kendini geliştirmiş olmalı. Geldiği ekol içinde bir farklılık yaratıp -hatta daha da ileri gidiym, o ekol tıkanmaya ve bayatlamaya yüz tuttuğunda yeni bir bakış açısı getirerek onu yenileyen, ve bugünkü pas futboluna getiren adamdır bence Rijkaard.

Bu yüzden halihazırda bir ekolü olan takımlarda başarıyı yakalamış olsa da, bu ekol içerisinde bir devrimcidir bence.

Tabi farklı bir futbol kültürü olan bir takımda ne yapacak sonuçta, onu da yakından izleme şansına sahip olmamız harika.

Borges dedi ki...

W.T.F: Biraz karisik ve anlasilmasi zor bir konuya cevriliyor. Daha dogrusu net bir sekilde ayrimlanamayacak bir konudur Barca-Hollandalilar iliskisi. Kim kimden nasil etkilenip neyi oynatmaya calisiyor. Lakin 4-2-3-1 Van BAsten ile Hollanda'ya gecmis ve haliyle Cruyff'ün tepkisin cekmis, Van der Vaart da öyle disforvetler mi var da 4-3-3 oynayalim diyerek tartismayi uzatmistir. Lakin temelde 4-3-3 hollanda ve barca da ezelden ve hatta Van Gaal'in ilk döneminde dahi siklikla kullanilan sistemidir. Hepsi ve daha fazlasi Cruyff önderliginde altyapidan yetistirilmistir. La Masia'nin eseridir sonucta. xavi der ki :

La masia'dan cikan oyuncularin yeri dolduruilamaz cunku onlar kucuklukten beri ofansif futbol, topa sahip olmanin önemini ve kisa pas oyununu ögrenirler. Bugün guardiola 14 yasinda o akademiye adim atmis insandir ve 17 yil araliksiz barcada oynadi. Teknik adamin kendisi dahi sistemin ürettigi/yetistirdigi bir insanogludur. Bir sistemdir ve istisnalar olsa da 4-3-3 topa sahip olma, kisa pas oyunu , ofansif futbol.

Geriye teknik adama cok bir sey kalmiyor..

Rijkaard ise uzun yillardir istenilen bu sistemi belki de düzgün bir sekilde takima yerlestirip insa eden olarak önemli bir rolü var lakin hollandali olmasi nedeniyle benzerlik olsa da Magath gibi yenilik getirmemistir. Kendisine özgü bir sistemi oldugnu düsünmüyorum ve fakat bu sistemi iyi bir sekilde insa ederbilir, sadece 5 yil boyunca böyle dev bir klupte olmasi dahi bu sisteme asinaligi icin yeter..

aksilaz dedi ki...

Çok derin bir yazı teşekkürler. Yorum yapacak derinlik mevcut değil o yüzden bu olayı Galatasaray özelinde değerlendireyim sadece.


"Skibbe'nin Rijkaard'dan önce gelmiş olması Rijkaard'ın istediği futbolu oynatmasını daha hızlı gerçekleştirecektir."

En azından bizim o alıştığımız çift santrofor tabirini attık zihinlerden. Bu yüzden Rijkaard Skibbe kadar eleştirelemedi bu konuda.

Borges dedi ki...

aksilaz: Aslinda o kadar derin degil. Rijkaard'in Barca'daki eylemlerinin icerigi netlestirilemiyor ve uzuyor. Takimlarin belirginlesmis futbol felsefesine yeni gelen teknik adamin yaptigi katkinin tam olarak ne oldugu tartisma konusudur biraz.

W.T.F biraz daha Rijkaard'in kendinden bir seyler Barca'ya kattigindan bahsediyor ki haklidir da. Yalniz büyük resim cok degismiyor. Orta Cag filozoflari gibi diyorum bende. O dönemin güzel adamlarinin önemi, rolü yadsinamaz ama belirgin olan bir cercevinin disina cikamayacagi bir yana varolan düsünceyi dogru bir sekilde sahaya yerlestirebildigi de bir baska basari konusudur. Öyle olmasa 5 sene sonra Lig Kupasi 14 sene sonra Sampiyonlar Ligi gelmezdi. Bir fark mutlaka ki yaratmistir..

Hollanda ve Barcelona, cok ama cok belirgin bir kültürü olan, buna göre yetistirilmis futbolculari icerisinde barindiriyor.

Simdi Galatasaaray.. Merakla da bekliyoruz ve elbette dedigin gibi kisa da olsa Skibbe calismasi, yeni transferlerin oyun katkisi ve üzerine Rijkaard.. Olacaktir diyoruz, olacaktir :)

Marat dedi ki...

Cruyf'un bir lafı vardı, futbol basit bir oyundur ancak basit oynamak en zorudur. (öte yandan derwallde futbol basit bir oyun değildir demiş ama!!)..sadece futbol olarak değil bence hayat da basit..herkesin istediği basit yaşamak..

bu anlamda o zor da olsa bu basitliği yakalama çabası sanırım Rijkaard ve Skibbe'nin yapmak istediği.

Dün Rıdvan Ntv de maç sonrası yorumunda,Fenerbahçe'nin kendine has bir oyun tarzı olduğu ve gelen teknik adamın kendi tarzını oturtmak istemesine karşın başarılı olamadığını ve bu oyun karakterini değiştiremediğini söyledi.

Yani bir takımın ekolü ve futbol karakteri olması, teknik adam ve oyuncu seçimlerinin buna göre yapılmasını doğru buluyorum. Bu anlamda senin yaptığın analiz ışığında Skibbe ve Rijkaard tercihleri benzer mantaliteye sahip kişiler olmasından ötürü başarılı gibi bir sonuca vardım ben.

Marat dedi ki...

Şunu da eklemeliyim ki, teknik direktörlük sadece taktiksel bilgiden ibaret olmadığından Rijkaard ve Skibbe'nin ayrıştırıldığı bir nokta olarak karşımıza çıkabilir. Motivasyon,disiplin, oyuncularla iişkiler vs anlamında.

Borges dedi ki...

Marat: Öncelikle bir kac seyin altini cizelim. Zico ve Daum farkli oyun felsefelerine sahip iki teknik direktör. Kadrolarin cok fazla degisime ugramamasi nedeniyle oyun felsefesinde cok fazla degisiklige gidilememesi baska bir konudur.

Zico-Arogones-Daum ki öncesinde de Daum transferleri filan var. Farkli oyun felsefeleri söz konusu. Her seye ragmen aynen Hakan Sükür gibi Alex oldugu vakit üzerinde oynatabileceginz oyun sistemleri birbirlerine benzesmek durumunda kaliyor. Bu Barcelona-Leverkusen örnegiyle bire bir uyusmuyor bana göre..

Daha da önemlisi Skibbe ve RIjkaard benzesimleri tesadüftür. bir ihtimal genc bir hocayla calismak istemeleri blincli bir atilim olabilir ama bunun disinda cok da kimin ne oldigi bilinerek alinmis degil. Rijkaard i bilmeye gerek yok belki ama Skibbe konusunda adim atar iken her detayi düsünülmesi gerekiyordu. onlar düüsnmüyor, düsünen birilerini ariyor. Bu Adnan Sezgin idi, Feldkamp oldu Skibbe zamaninda herkes ve simdi de Rijkaard.. bu acidan güzel bir noktaya gelindi.

Oyuncu yönetimi konusunda da Lincoln'dan Skibbe'nin nasil verim aldigini da gözardi etmemeliyiz ki bu noktada da benzerlik var zira her ikisi de adamlik konusunda cesitli övgülere mazhar oldular ki her ikisi de sorunlu oyuncularla basa cikabiliyorlar.. Ama Rijkaard'in kariyerinin yarattigi otorite ve biraz da neeskens - ümit davala farki diyelim..

Marat dedi ki...

Skibbe'nin yanına Boekamp'tı sanırım, o gelmişti. Sen daha iyi bilirsin tabi ki ama o da Alman futbolunun özellikle altyapı anlamında önemli isimlerinden biri olarak lanse edilmişti. O görevden alındığı anda Skibbe bitti zaten.

Skibbe gelmeden önce Gs'ye 5 atmıştı. (İlk maçta dünyalar kaçmıştı orası da bir gerçek.)
O anlamda çok da kapalı kutu olduğunu sanmıyorum.Özellikle Feldkamp'ın bu işte parmağı olduğunu düşünürsek.

Guus Hiddink ve Löw de geldi bu ülkeye gençken. kıymetini bilemedik ki bence Skibbe de onlar gibi kariyerinde iyi yerlere gelecek.Neyse konuyu dağıtmıyım.

Fb örneği ise durum itibariyle pek bağdaşmıyor belki ama ŞL'de çeyrek final oynamış bir takımın oyun felsefesine uygun birisi ile devam edilmemiş olmasını bir hata olarak görüyorum. o anlamda yazdım aslında.

Sonuç olarak Skibbe ve Rijkaard seçimlerinin tesadüfi olmadığını söylemek benim iyi niyetim bilemiyorum:))

W.T.F. dedi ki...

borges,

hem barcelona'da hem hollanda da oyuncuların çocukluktan itibaren bir felsefe içinde yetişmeleri teknik direktörün işini inanılmaz kolaylaştıran büyük bir avantaj, haklısın.

Barça'nın bugün uzay futbolu oyanayabilmesinin sebebi de budur herhalde. Yani dünyada çok güzel futbol oynayan takımlar var, ama kendini bildin bileli aynı işi, aynı insanlarla, aynı şekilde yapmanın bir farkı oluyor.

Yanlız aynı ekolden gelen Van Gaal'in Barca'da başarılı olamamasını da sorgulamak lazım. O da skolastiklerden birisi değil mi. Yani la masia o zaman da vardı, belki aynı oyuncular yoktu ama oyuncularda aynı felsefe vardı.

Tabi futbolda başarı bin tane değişkene bağlı olduğu için çok net yorum yapılacak bir konu değil. ama rijkaard'ı da kendi çarpık algılarında yarattıkları del bosque gibi görenler var o açıdan bunu sorgulamak lazım bence. sadece büyük yıldızları idare etme kabiliyetine sahip olan ve artı pas futbolunun içinden gelme avantajını kullanarak (bosque'de real geleneğinden geliyor paralel bi şekilde) başarılı olma modeli. böyle düşünmüyorsun heralde.

türkiye'de ne yapacağı aslında bu sorunun cevabını pek vermiycek bence. Yani belirli bir ekolü olmayan, senin örneğindeki gibi bayern'i çalıştırsaydı bunun gerçek bir test olduğunu söyleyebilirdik, ekol kurucu mu değil mi açısından. ama obama seçilmeden önce düşündüğüm bişey var, amerika o kadar fucked up bi durumdayken sadece ortalamanın üzerinde iq'su olması bile çok şey değiştiricek diye, -ki 10 saniye izleyince öyle olduğunu anlayabiliyosun. türkiyede rijkaard'ın durumu da böyle çok acayip bişey yapmasına gerek yok tr seviyesinde başarılı sayılabilmesi için.

Borges dedi ki...

W.T.F: Suna katilmiyorum. Van Gaal ilk döneminde basarisiz olmamistir, medya ve barca seyircisi ile anlasamamistir. ayni zamanda takima topladigi yabancilarin hepsinin hollandali olmasi takimin katalan kimligini zedelemistir. basarili olup da kovulanlar listesindedir benim. Ki zaten ikinci kez de gelebilmistir bu yüzden barca ya ve o dönemi söylüyorsaniz evet basarisiz olmustur ama cok baska nedenler var..

Bunun disinda rijkaard barca da cok önemli seyler yapmis olmali ki 5 yil sonra lig sampiyonlugu 14 yil sonra sampiyonlar ligi sampiyonlugu. hicbir sey yapamasa dahi orada bes yil kalmasi yeterince bir degerdir, buraya katacagi seylerin haddi hesabi yoktur. Lakin takima yönetimin belirledigi sistemi insa edebilmistir. Sorunu biraz da futbolculara daha yakin durmasidir ki genc yasinin verdigi bir tecrübesizliktir belki.. Yoksa yaptiklarini kimse tartismiyor ve ayni zamanda oradaki felsefeyi 5 yil gibi bir süre icerisinde daha da benimsemistir ki özünde de cok farkli bir futbol felsefesi yatmiyor. HOllandali olmasi nedeniyle..

Del Bosque ve Real Madrid ise cok baska bir kültür,konu hadisedir..

Özellikle Galatasaray gibi saga sola savrulmaya dogru giden bir durumda görev almasi bence cok yerinde ve isabet olmustur. Yöneticiler de kendi isilmezliginin farkinda olarak isbilen bir adam ariyorlardi bu bakimdan ve her sey aslinda yer yerine oturdu, beklemek düser bize..